AĞAÇKAKAN VE SEHERKUŞU
“Kanada Masalı”
Bir zamanlar Kanada’nın doğusunda yemyeşil ormanlarla kaplı bir bölgesinde Kızıl Kartal diye anılan bir kabile yaşardı.
Kabilenin bulunduğu köy bir nehir kıyısına yolun ak Kayalar köyü idi. Köyün orman tarafındaki bir evde, iki kardeş yaşardı. Anne ve babaları ölmüştü. Erkek kardeş ormana gider avlanırken kız kardeş de evde yemek pişirir bahçeye bakar ve atları yemlerdi.
Erkek kardeş ormana giderken kız kardeşine sıkı sıkı şunu tembih ederdi;
“- Sakın kimseye kapıyı açma, kimseye konuşma, kimseyi eve alma.”
O da kardeşini çok severdi. Her sözünü dinlerdi. Hanım kız ağabeyinin söylediklerini dinledi. İstenilenleri yapacağına söz verdi.
Ağabeyi evden ayrıldığı saat hava aydınlık ve güzeldi. Hava sıcak olduğu için kapı ve pencereler açıktı. Erkek kardeş evden ayrıldıktan hemen sonra; su samuru eve geldi. Evin kızı onunla konuşmak istemedi. Dışarıya çıkması için su samuruna kapıyı gösterdi, ancak su samuru dışarı çıkmak istemedi. Israrla yiyecek istedi, kız vermek istemediği halde tencereden kendi eli ile alıp yedi. Kızın ona konuşması için ısrar etti. Kız konuşmadı, kız konuşmayınca onu tutup saçlarından çekti. Kız ona bağırınca, su samuru onun saçlarını kesti.
Kardeşi eve gelince, su samuru henüz yeni kaçmıştı. Kız kardeşine olanları görünce, erkek kardeş çok kızdı. Onu soru yağmuruna tuttu, neden su samurunu ev aldığını sordu.
Kız ne kadar özür diledi ve durumu izah ettiyse de erkek kardeşin ona son sözü şu oldu;
“- Sen beni dinlemedin. Anlaşmamıza uymadın.”
Onun için artık beraber yaşayamayacaklarını söyledi ve kız kardeşini bırakıp güneye gitti.
Kız kardeş erkek kardeşinin kuşa dönmesi için Gök Tanrıya yalvardı. Ay genç kızın dileklerini duydu.
Gök Tanrı onları kuşa döndürdü. Erkek kardeş Doğan kuşuna, kız kardeş seher kuşuna dönüştü.
O tarihten sonra Şahin kuşları avlanmaya çıktıklarında seher kuşları daima güneye göç etmeye başladılar.