ALTIN KUĞU
“BİR LAOS HALK HİKAYESİ”
Bir zamanlar Laos’da dağlık bölge ile deniz arasında masmavi bir göl vardı. Bembeyaz ve pembe nilüfer çiçeklerinin açtığı bu göl kutsal sayılırdı. Halk, çok defa bu göl kıyısında ince uzun kayıklarla gezinir, çok defa da balık avlardı.
Köyde Lue Sue isminde fakir bir balıkçı vardı. Zengin olmadığı halde çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle dikkati çeker, sevilir sayılırdı.
Bir gün ani bir fırtına çıktı. Kayığı devrildi ve öldü.
Su tanrısı iyi kalpli balıkçıyı kuğuya döndürdü. Ailesi çok fakirdi. Kuğu bir akşam ailesinin bulunduğu eve gitti. Karısını çağırdı. Ona kanat tüylerinden üç tanesini almasını söyledi. Kadın gidip o tüyleri her zaman paralarını sakladığı çömleğe koydu. Ertesi gün o çömleğin kapağını açtığında tüylerin altına dönüştüğünü gördü. Kadın altın tüyleri satıp çocuklarına yiyecek aldı. Daha sonraki günlerde kuğu, her bir iki günde bir gelir birkaç tüy bırakırdı. Kısa bir süre sonra kadının çok parası oldu.
Bu defa çocuklarını ihmal etti ve kendine süslü elbiseler, mücevherler almaya başladı. Kadın giyinip süslenmeye başlayınca genç bir adamın ilgisini çekti. Adam ona, kısa sürede nasıl böyle zengin olduğunu sordu. O da kuğunun ona nasıl iyilik ettiğini anlattı. Kadın genç adama şöyle dedi;
“- Bu akşam kuğu yine gelecek. Ondan çok sayıda tüy alabiliriz. Gece onları çömleğe koyduk mu ertesi gün yine çok sayıda altın liramız olur.”
Kuğu geldiği zaman; onun tüylerini iyice yoldular. Zavallı kuğu, çığlıklar atarak uzaklaştı. Ertesi gün baktıklarında çömlekte sadece beyaz tüyler vardı. Artık kuğu bir daha gelmedi.
Kadın bu olaydan sonra perişanlık içinde yaşadı. Para gelmeyince artık o genç adam da kadının tarafına uğramadı.