AYI İLE EVLENEN GENÇ KIZ
“Bir Rus Masalı”
Bir zamanlar Güney Rusya’da Volga nehrinin denize döküldüğü yere yakın Riva diye bir köy varmış.
Bu köyde, İlye İvanova diye bir köylü yaşarmış. Karısı öldükten sonra, gelinlik çağındaki kızı Leda ile birlikte yaşarmış.
Bir sonbahar sabahı, yakın kasabaların birinde yaşayan akrabasını görmek için yola koyulmuş. Akrabaları ile birlikte güzel günler geçirmiş, sonra köyüne dönmeye karar vermiş.
İlye dönüş yolunda ormanda kaybolmuş. Ne tarafa baksa, yolunu bulamamış. Güneş batmak üzere iken kendini bir saray önünde bulmuş. Saraya kabul edilmeyeceğini düşünüyormuş. Ancak gidecek başka bir yeri yokmuş. Çaresiz kalınca; kapıdan içeri girmeyi denemiş. Birden bire karşısına bir ayı çıkmış.
İlya efendi korkmuş. Fakat ayı ona çok nazik davranmış. Ona sofra hazırlamış; sonra da yatacak yer göstermiş.
İlya efendi; sabah, sabah yola çıkmak için ayıdan izin istemiş. Ayı neden acele ettiğini sormuş. Adam ona kızının evde yalnız olduğunu; onun için tez eve gitmek istediğini anlatmış. Ayı, ona gitmesi için yolu göstermiş. Fakat adam üç gün boyunca ne kadar çabaladı ise de bir türlü yolunu bulamamış. Her defasında yine yolculuğa başladığı yere geliyormuş. Sonunda, ayıdan ona yol göstermesini istemiş. Bu defa ayı ona şöyle demiş.
“Bana kızını verirsen sana yol gösteririm.”
Adam çaresiz kaldığı için buna razı olmuş. İlya efendi sonunda evin yolunu bulmuş. Kızına başından geçenleri anlatmış.
Kızı anlatılanları duyunca babasının ayı ile pazarlığına şaşmış kalmış. Babasına ayının iyi davranıp davranmadığını sormuş. Adam ayının babasına iyi davrandığını öğrenince, ayı ile evlenmeye razı olmuş.
Babası ile beraber yola çıkmışlar, sonunda ayının yaşadığı saraya varmışlar. Ayı onları çok hoş karşılamış. Onlara çok güzel yemekler sunmuş. Gece olunca da onlara yatacakları odalarını göstermiş.
Ondan sonraki günlerde Leda hanım geceleri ayının odasını gözlemiş. Ayının geceleri yatmadan önce sırtındaki ayı postunu çıkarıp bir askıya astığını görmüş. Sonunda ayının postunu salonda yanan büyük şömineye atmaya karar vermiş.
Zavallı ayıcık, postu yandıktan sonra çok üzülmüş, üzüntüsünden hastalar olmuş. Üç gün üç gece uyuduktan sonra uyanmış. Leda hanım ondan özür dilemiş. Lakin postu yandıktan sonra eşinin çok yakışıklı bir prens olduğunu görmüş.
O günden sonra hepsi birlikte sarayda mutlu bir şekilde yaşamışlar.
Meğer şöyle bir durum varmış. Kötü kalpli bir büyücü, yakışıklı prense bir büyü yapmış. O büyünün bozulması için ayı postunun yakılması gerekiyormuş.
İnsan şekline dönüşen prens Leda hanıma çok teşekkür etmiş. Üçü birlikte güzel günler yaşamışlar.